Sabah erkenden uyandım, penceremi açtım yarim dedim İstanbul dedim gel kız ver bi yanak dedim,ooooh değmeyin keyfime! Cee Lo Green açtım hemen, bildiğin yeşilleniyorum çiçek açıyorum durduğum yerde, Wat part of forevıııır dont yuuuuuu andırsteeeeeennndddd geri zekaaaalııı sevdiğim beeeeenim diye daldan dala konuyorum. Saçlarımı düzleştirmeye çabalarken sol kulağımı da yakıyorum- da çünkü sağ kulağımın yarısı düzleştiricide kaldı geçen gün- ama bu bile keyfimi kaçırmıyor!Bugün topu topu 3 saat dersim var, erkenden bitecek işim sonra 1,5 günlük tatilim başlayacak hem de ne başlamak:
30 Nisan 2012 Pazartesi
26 Nisan 2012 Perşembe
Arabeskleşiyorum muntazaman !
-Ya abla nolur ya, doldurduğun kasede, yonca evcimik de koy bi tane, nolur nolur.
- Hayır ya, ne yonca evcimiği.
- Off hep bayık bayık şarkılar dinliyorsun sen ama ya
- Biraz daha büyü hele de görürüm ben seni.
- Kiiim? Ben? Arabesk dinliycem? Yokyea! Ben arabesk dinlemicem hiiç taam mı ! ! !
Kalitesiz müziğe türü ne olursa olsun katlanılmaz, bu iki kere iki dört gibi bir şeydir benim için ve arabesk de bu gruba girerdi önceden. Ne oldu bilmiyorum bana ama tarif edilemez değişik bir haz almaya başladım bu türden. Şimdi arabesk deyince bunun da elbette kalitelisi var ama gelişimi olumsuz yönde etkilemeyi bırak direk ana rahmine döndüreni de var ki kulaklardan ırak. Niye dinliyorum ben bunu diye sorguluyorum kendimi, yapmamalısın diyorum, müzik arşivinde biri görecek rezil olacaksın diyorum yok. Arabesk şarkılarını bir klasöre toplayıp şifrelemek mi aklımdan geçmedi, klasör adını system32 yapmak mı istemedim, bir havalar haller. Sanarsın D sürücüsündeki xxx videolarını saklıyorum. Neyse efendim sebebini buldum: mahalle baskısı. Rahatlıkla arabesk dinliyorum kardeşim ben diyebilmek istiyorum. Yok iki aydır bu illetle yaşıyor ve şimdiden bu kadar içlendiysem uzun yıllardır bu meretle yaşayıp bunu gösteremeyenler neler çekiyordur düşünmek dahi istemiyorum. Bazıları göstermekten hatta bütün mahalleye 92 model şahinden son ses dinletmekten çekinmiyor ya oraya hiç girmeyeyim. Velhasıl umarım geldiği gibi gider benden bu arabesk haleti ruhiyesi keza kendini mutsuz etme üzerine kurulu bir mantık benim gibi “aslan hedoon sen çok yaşa canım kurban olsun sana” diyen biri için pek uygun değil. Yüce Orhan, oğul Ferdi ve kutsal Müslüm’ün merhameti üzerinize olsun.
- Neymiş bakayım bu, ilahi kasedi, aman aman. Hmm bunda da karışık yazıyor. Bizimkilerin çekme kasetlerinden biri. Bi bakalım. ı ıh bu şarkı güzel değilmiş. ff >> cık bu da güzel değil ff >> ıyk berbaaaat bi şarkı nesini seviyolar bunlarn ff >> Kasedin sonu geldi dur başa alayım. << rew
- N’apıyorsun sen? Yine mi ileri geri sardırıyorsun teypten hı? Pili bitiyor demiyor muyum ben sana. Kalemle sarsana şunu!
- of abla ya yapamıyom ben onla.
Parçadan çıkarılacak ana düşünce :
1. Büyük lokma ye büyük söz söyleme
2. Pilli teypte ff ve rew kullanma, hayvanlığın lüzumu yok
3. Hep çocukluktaki şeylerin yansıması bunlar hep
16 Nisan 2012 Pazartesi
Söyle Kumralım Ben Adımı Unuttum!
Daha önce evimin önünde E.T tarafından açılan küçük camiden bahsetmiştim ya hah işte o caminin kendisi küçük olabilir ama ses sistemi değme düzeneği döver! Pijamalarımı giymişim, yatağıma kıvrılmışım,yetmemiş bi de uyumuşum,üstelik rüya bile görmüşüm..Uykumun son 1,5 saati kalmış sıra daha Johnny Depp'e gelmemişken ezan okunmaya başlıyor! Ama sanki hoca inmiş minareden, benim odaya gelmiş akustikten memnun kalmış hatta eğilmiş kulağıma okuyor! Uyku semesi zıplıyorum,ben neresiyim,burası kim????O anda adımı bile unutuyorum...Olsun ne de olsa kulağıma okunuyor ezan, söyle hocam adımı da söyle!Sümeyyen olayım çekinme!
Kurbanda üç kişi bir böceğe girmek
Sınıfta aniden ortaya çıkan küçücük böceği gören öğrencilerimden biri zavallının üzerine atlamak, bir diğeri eline geçirdiği bir sopayla hayvana girişmek ve sıradan kalkmaya dahi tenezzül etmeyen öğrencilerimden birisi de kalemliğini zavallının üzerine fırlatmak suretiyle hayvancağızı resmen katletti. Gördüğüm manzara karşısındaki şaşkınlığım geçince :
- Psikopat mısınız yavrum siz? Küçük hayvan işte, kaçıyordu da hem; kaç kişi birden daldınız hayvana. Hem sen, hah sen sen, hasta mısın oğlum sen? Kalemliğini niye atıyorsun oturduğun yerden?
- Hocam ben bordan galkıp oraya gidene gada bizimkiler zate öldüreceedi, ben de galemlii atdım gafasına.
- Böceğin?
- Psikopat mısınız yavrum siz? Küçük hayvan işte, kaçıyordu da hem; kaç kişi birden daldınız hayvana. Hem sen, hah sen sen, hasta mısın oğlum sen? Kalemliğini niye atıyorsun oturduğun yerden?
- Hocam ben bordan galkıp oraya gidene gada bizimkiler zate öldüreceedi, ben de galemlii atdım gafasına.
- Böceğin?
Garip bir yazar olma hikayesi
- Efendim blog sahibimiz ne işle meşguller acaba? Böyle de soruyoruz, kusura bakmayın bu devirde yazar adayı babası olmak kolay değil. Ne bileyim feysbukçusu var, dürteni var, twitleyeni var, hekırı falan of of. Çok zor çok.
- Haklısınız efendim. Blog sahibimiz yazar, okur, eğitir.
- Oh oh ne ala. Kahveler de geldi zaten. Şimdi efendim ne yalan söyleyeyim, oğlumuzu ne forumlardan, ne sitelerden istediler ama serverın sapı modemin çöpü diyerek ince eleyip sık dokuduk, hak verirsiniz ki.
- Tabi efendim, bittabi. Yalnız bizim yazarlar birbirlerini görmüşler, yazdıklarını beğenmişler. Biz de diyoruz ki gelin he deyin bu iki ruh hastasını bir blogda yazar edelim.
- Vallahi ne diyeyim gençler kararlarını vermişler bana da evet demek düşer.
- Haklısınız efendim. Blog sahibimiz yazar, okur, eğitir.
- Oh oh ne ala. Kahveler de geldi zaten. Şimdi efendim ne yalan söyleyeyim, oğlumuzu ne forumlardan, ne sitelerden istediler ama serverın sapı modemin çöpü diyerek ince eleyip sık dokuduk, hak verirsiniz ki.
- Tabi efendim, bittabi. Yalnız bizim yazarlar birbirlerini görmüşler, yazdıklarını beğenmişler. Biz de diyoruz ki gelin he deyin bu iki ruh hastasını bir blogda yazar edelim.
- Vallahi ne diyeyim gençler kararlarını vermişler bana da evet demek düşer.
Altın tarak vs. Gümüş Makas!
Bugün muhteşem kuaförümle 2. roundta karşılaştık; dişlerimi bileyerek ve uzunca bir şikayet konuşması hazırlayarak kafamda girdim içeri.Ama sanırım o da boş değilmiş...Önce bi güzel şımarttı beni saç bakımı vesaireyle,koltuğa aldıkları gibi beni kahvem tam sevdiğim biçimde elime geldi...Salma kendini dedim kendime,bu sefer olmaz!Bu sefer ben ne dersem o olacak...
14 Nisan 2012 Cumartesi
Make love not war!
Gün geçmiyor ki atalarımızın söylediği bir söz daha haklılığını kanıtlamasın.Bugünün sözü: Bana arkadaşını söyle sana kim olduğunu söyleyeyim!Kişisel gelişimimde okuldan ve kitaplardan çok arkadaşlarımın olduğu su götürmez bir gerçek ama bazen lan doğru mu yapıyorum düşüncesine kapılmıyor değilim hani! Sanırım bugün bi dostla yaptığım sohbet bunun kanıtı. Aynen aktarıyorum:
12 Nisan 2012 Perşembe
Hmyr sizi dürttü!
Bir süredir gözlemliyorum kendimi,pacman gibi dolanıyorum okulda: Yan binaya git, 3. kata çık, fotokopi çek en az 180 sayfa, o kadar kağıdı yüklen diğer binaya geç,üst kata çık, o gün yapacağın etkinliğe uygun bilgisayarı al,alt kattaki sınıflara git, bilgisayarı kur, projeksiyonu açıcam diye sıraların üstüne tırman, uğraş didin İngilizce öğretmek için!Defalarca farklı etkinlik uygula, tekrar yap,quiz yap vs..vs...Ama bir günden bir güne Elizabeth denen kadın arayıp bi teşekkür etmesin dilini öğretiyorum diye,kızgınım hem de çok! İnsan bi face'ten ekler, bi mention eder, yanak yanağa çekilmiş fotolarımızı paylaşır,ama nerdeee!Ama biliyorum yapacağımı, bir gün hesap açacak ve ben ekleyeceğim onu. Sabah açar açmaz bir ileti görecek: Hmyr sizi dürttü!
10 Nisan 2012 Salı
Unutulanlar Unutanları Asla Unutmazlar!
Sabah pencereden baktım a-ah o da nesi?Yoksa yağmur mu? Aman ne şahaneee!Şemsiyemi alıp çıktım evden bu sefer ilk defa tedbirli davranarak ve bu davranışımdan ötürü kendimi en içten dileklerimle kutlayarak.Tam yokuşun altına varmışken telefonumu evde unuttuğumu hatırlayıp eve döndüm,tam telefonumu alıp çıkacakken de uzun zamandır kullanmadığım kulaklıklar geldi aklıma. Kısa bir arayışla onları da bulduktan sonra yağmur altında müzik dinleme fantazisi yapmak üzere iskeleye doğru yürümeye karar verdim. Tabii bu arada asıl amacımın işe gitmek olduğunu ve saatin kaç olduğunu unuttum! Nabzımın üzerinde tıpır tıpır atan saatim hemen hatırlattı kendini,onu da kutlayarak ilk gelen dolmuşa attım kendimi. O anda da neden sabahları dolmuşa binmekten hoşlanmadığımı hatırladım...
6 Nisan 2012 Cuma
Sevemedim kararttım gözümü...
Fare krizini aşıp yolla çıktığımda fareden daha fazla sevmediğim şeyler olduğunu fark etmem kısa sürdü.Ben mi çok yaşlanmaya yüz tutmuş huysuz biriyim yoksa gerçekten yaratılıp takip edilmemiş bir güruh mu var sokaklarda çözemedim. O nedenle burada kısa bir liste yayınlayacağım,siz karar verin:
5 Nisan 2012 Perşembe
Fare Sorunsalı
Geldi bahar ayları gevşedi farelerin gönül yayları..Apartmanımızı aşk yuvasına çevirdi zibidiler,bu sabah 6.45 itibarıyla apartmanın içinden her 10 dakikada bir çığlıklar yükselmeye başladı "Ciyaaakkkkk,annecim annecim annecim fareeee"! And we twist and we twist diye Aaj Kal'le uyanmak varken apartmanımın güzelim sopranolarıyla açtım gözlerimi...Gözlerim tavanda beynim bambaşka yerlerde gezinmeye başladı,içimdeki komplocu başladı söze:
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)