7 Ekim 2012 Pazar


Uzunca bir aradan sonra merhaba herkese. Yaz tatilinden sonra yeni yayın döneminde ilk programına dönen sunucu gibi hissediyorum kendimi. Esmerleşmiş, bir sürü yaz aşkını geride bırakmış, deşarj olmuş ve yeni yayın dönemindeki zamlı kaşesini almış. Ne kadar isterdim onlar gibi "tatil yaparken boş durmadık sizler için de bir sürü haber topladık" diyebilmeyi ama alakası bile yok. Bomboş bir süreçti. Boş. Kocaman bir boşluk.

Başıma eskisi gibi garip olaylar gelmiyor, korkuyorum. Truman show türkiye uyarlaması olan hayatım eskisi kadar izleyici çekmiyor da yapımcı kanal acaba yayından kadırmayı mı düşünüyor diye kara kara düşünmeye başladım. Sağımı solumu açsam bir iki artar mı ki reytingim?

İşte böyle düşüncelerin gölgesi altında geçen yaz tatilinde başıma gelen bir olayı, daha doğrusu olaylar silsilesini paylaşmak istiyorum. Mail kutuma iki ay kadar önce penis büyütücü spamları yağmaya başladı. La havle dedim, sineye çektim, neyi ima ediyor bu diye düşünmedim, düşünmek dahi istemedim. Bir süre sonra bu mesajlar kesildi, yani bildiğin bir günde onlarca gelen bu penis büyütücü mesajları bitti. İki gün geçmedi göğüs büyütücü reklamları yağmaya başladı. Herhalde malum organı büyütmeye ihtiyacı yoksa erkek değil kadındır bu diye düşündüler. Bunlara da yanıt vermedim ve bir kaç hafta da bu mesajlarla cebelleştim. Her birini spam olarak işaretlememe rağmen yağmaya devam ettiler, buradan hatmeyıl güvenlik ekibine selamlarımı da ileteyim, ailecek takip ediyoruz, yakaladığımız yerde kafa göz dalıcaz... Neyse, şanslıyım ki bu mailler de birden bıçak gibi kesildi. 2-3 gün bir rahat yüzü gördü inboxım ki şimdi de mango zayıflama zıkkımı peyda oldu üç gündür. Herhalde göğüs büyütücüye ihtiyacı yoksa yeterince iri bir abladır bu, buna zayıflamaya hapı reklamı yollayalım şeklinde bir mantık yürüttüler. Merakla bekliyorum bir sonraki hamlelerini.

Nedir bu arkadaş birinin yanında posta kutuma girmekten geçtim kendi kendime bakarken bile iğreniyorum. Yok yani derdiniz spyware virüs falan bulaştırmaksa söyleyin, bir kere tıklayayım, sıramı savayım.

PS İş bu yazı tamamen kendi özgür irademle ve isteğimle yazılmış olup, hiçbir baskı sonucunda ortaya çıkmamıştır. Burada bana çok iyi bakıyorlar, aslında arkadaşlar özlerinde iyi çocuklar ama çevreleri kötü. Beni merak etmeyin.

4 Ekim 2012 Perşembe

Alışmamış "Ben"de Kibarlık Durmaz...

Adını vermek istemediğim bir şehirde, kuzenim ve bir arkadaşımla oturduğumuz bir kafede kuzenimin eşini beklerken ikinci kahveyi içesim gelmişti. Ne bileyim ben o isteğin kibarlıkla ilgili düşüncelerime format atacağını:

*Af edersiniz, bir kahve daha alabilir miyim?
*Ne kırıyorsun kendini bacım? Kahve mi istiyon?
Bizim kuzen adamın doğasına alışık olduğu için hemen araya girmişti:
*Bir kahve bir de bira ver bize...
O günden sonra 3. şahıslarla olan ilişkilerim yeni bir boyut kazanmış, tanımadığım kimselerden kibarlık kabul etmez olmuştum taaa kiiii....