11 Kasım 2012 Pazar

Huzursuz Mahalle Sendromu

    Huzursuz bacak sendromu sahibi bir kişiyim. Zaman zaman, özellikle gerginken, tıpır tıpır kendiliğinden sallanır bacağım. Ancak son iki yıldır, yani bu eve taşındığımdan beri, huzursuz mahalle sendromuna da yakalanmış bulunuyorum. Mahalle nabız gibi devamlı atıyor, günün her saati yolda, camda, kapıda birilerinin sesini duymak, konuşmalarına şahit olmak mümkün. İşin ilginci, bir mahalle dolusu cinsin nasıl bir araya gelebilmiş olduğu...Hayatta gerçekten tesadüf diye bir şey yok sanırım..
   Mahallemizde tanınması, bilinmesi, ders alınması gereken belli başlı insanlar var. Bunların başında karşı apartmanda 3. katta oturan yaşlı teyze var. Hala adını öğrenebilmiş değilim. Zaman zaman camdan bakışıyoruz, benim ne zaman hangi odaya geçtiğimi telefonla üst kat komşularına bildirdiğini yeni öğrendim. Bu teyzenin en belirgin özelliği hiç bir zaman hiç bir şeyden memnun olmaması ve sürekli mahallenin çocuklarını azarlayacak bir şey bulabilme yeteneği. O yüzden ben ona Muppet Teyze diyorum.
*  Oynamayın burda!
*  Gürültü yapmıyoruz teyze.
*  Olsun oynamayın burda, çocuğum var benim,uyuyamıyor.
*  Teyze, senin oğlun 50 yaşında!
*  Size ne? Gerizekalılar! Hastam var benim.
*  Belli!
*  Terbiyesizler, ananız babanız sokağa salıyor sizi çünkü evde istemiyorlar, biz çekiyoruz. Gidin başka yerde için!
*   Ne içmesi teyze, top oynuyoruz biz!
- Huuuuu teyzeeee, ayıp oluyor ama, neden hakaret ediyorsun çocuklarımıza? Ayıp olmuyor mu?
*  Size mi sorucam, aptallar?

   Muppet Teyze'nin bir numaralı hedefi İlhami ve Selami; mahallemizin "marketçi" biraderleri. Marketçi biraderlerin en önemli özelliği ise hiç kimsenin çağrısına 5 defadan önce cevap vermemeleri. Sepet aşağı sallandırılacak, kademe kademe artarak camdan sarkılıp gitgide çatlayan bir sesle " Seeelağğğğğmiiiiiiiiiiii" diye bağrılacak illa ki...Bu nedenle mahallede sepet kullanmayan tek kişi olduğumu belirtmeden geçemeyeceğim.
*   Bir ekmek, bir paket sigara, bir de yoğurt lütfen.
(Dış ses) Selaaaaağğğmiiiiiiii
*  Yalnız sizin sigaradan kalmadı.İsterseniz aldırayım 2 dakika bekleyin de....
(Dış ses) Selaaaaağğğmiiiiiiii
*  Olur, size sesleniyorlar yalnız..
*  Seslensinler, bakarız bir ara.
(Dış ses) Selaaaaağğğmiiiiiiii
*  İlhami, atla motora, git Hocaanımın sigarasından al gel.
(Dış ses) Selaaaaağğğmiiiiiiii
*   Sigara gelene kadar bakın isterseniz. Sesi kısılacak.
*   Kısılsın da ben de kurtulayım.
*   Acelesi vardır belki.
*   Var tabii, 90 yaşında ve Karacaahmet'in karşısında oturuyor. Neyse, bakayım bari...Ne vaaaar??
(Dış ses) Selaaaaağğğmiiiiiiii
*   Üzüm var mı üzüm?
*   Var. siyah mı olsun?
*   Yok tamam, vazgeçtim. Gerizekalı, şimdi mi bakıyorsun?
*   Tövbe tövbeeeee
  
   Muppet Teyze kadar İlhami - Selami'ye sarmış olan bir başka kişi de Muppet Teyze'nin bir üst katında oturan sarışın ablamsı hanım teyze. Hatun belli ki yıllardır sigara içmemiş, sigara arası oksijen solumuş. Kendisini sesinden ayırabilmemin bir diğer sebebi de her cümleden önce ve sonra kahkaha patlatması ve istediğini elde edene kadar durmaması. Bayinizden ısrarla isteyiniz sloganı sanki bu ablamsı hanım teyze doğduktan sonra uydurulmuş!

*  Selaaaaağğğmiiiiiiii!
*  Efendim abla?
*  Sigara atsana benim sepete 2 paket, hahahahahahah
*  Abla kapattım kepenkleri, bak eve gidiyorum, saat on iki buçuk.
*  Ay eveeet hahahahhaa, kapatmışsın şimdi gördüm. E o zaman sakız ver sen bana, hahaaaay
*  Abla sakız da dükkanda, kepengi açacak olsam sigara veririm değil mi?
*  Hahahaa, ayyy kafa gitti benim. Sende var mı fazla sigara?
*  Yok abla, içmiyorum ben.
*  İyi tamam, Nurteeeeeeeen uyudun mu Nurteeeen, kız tavuk Nurten hahahahah!,

Bunlar kadar renkli olmasa da antika komşularımın aile hayatları da sokağın koridorlarında yankılanıyor her daim. Daha önceden yazdığım altın günleri, güveler, kadınsal kıskançlıklar, kocalara laf sokuştırmalar, çocuklar ve bilmişlikleri:

*   Melisa, gir içeri artık; biraz ders yap!
*  Yok benim dersim, ders yarın okulda. Ödev diyorsan onu yaptım zaten.

*  Gir dedim, dili kopasıca!
*  Çekirdek çıtlıyoruz anne yaaa, bitsin gelirim.
*  Çekirdek mi? Dur ben de geliyorum....


Kocaman bir şehrin, büyükçe bir semtinin küçücük sokağında yaşanıyor tüm bunlar. Camınız açıksa şu son ılık sonbahar günlerinde evinize doluyor hikayeler. İster rahatsız olun, ister kabul edin baş köşenize.  Seçim sizin! Ama ben sendromumu iyileştirmekten yana hiç değilim galiba!

1 yorum:

  1. Süper tipler, süper gözlemler, süper anlatım. mest olmaca yani. kalemine sağlık kızım. :)

    YanıtlaSil