19 Mart 2012 Pazartesi

19.03.2012

     Survivor için taaaa Dominik'e gitmeye gerek yok, yakında başlatıyorum: Survivor Benim Hayatım! Sabah gözümü açar açmaz günlerdir nereye düştüğü, başına ne geldiği merak edilen cemreyi buldum,meğer benim başıma düşmüş...Japon animasyonları gibi kalktım yataktan, Todas As Ruas Do Amor eşliğinde dans ederek, reklam kokan hareketlerle açtım perdeleri, Scotch Brite gibi yumuşak bir dönüşle...Eski usul diş fırçam sayesinde parlak bir gülüş attım aynaya, yumurta deneyini hatırlayarak biraz da...Kepeksiz saçlarımı taradım iyonsuz tarağımla...Alarmımın kısa ömürlü pillerini değiştirip pembeler giydim...Veee son bir dokunuş için saç düzleştiricimi fişe taktım, hafif aksanlı "seni saraya aldırmak lazım" diyerek..Ama o da ne, saç düzleştiricim ne idüğü belirsiz dalgalar oluşturdu saçlarımda!Nassssıl yaaani???Olsun,hiçbirşey bozamaz moralimi...
Neşeyle sokağa attım kendimi,sanki birazdan insanlar camlardan,arabaların arkasından fırlayacak şarkılar söyleyerek,insanlar dostça birbirine gülümseyecek, soket çoraplarının altına iskarpin giymiş pin-up makyajlı kızlar triko hırkaları ve kloş etekleriyle dansa başlayacaklar en renklisinden bir banka reklamı gibi....O anda boş akbil gerçeğiyle kendime geldim. Tam 6 dolum noktasından "Akbil kalmadı Apppla" cevabını alınca hafif çaplı bir sarsıntı geçirsem de içimde akbil dolum makinelerine duyduğum güvenle yoluma devam ettim. Makinenin başında tam gözünü seveyim teknolojinin klişesine bağlanıyordum ki aptal kutu akbilime yükleme yapamadığı gibi bir de paramı yuttu!Ben seni tekmelemeyi bilirdim de dua et geç kalıyorum!Öğrencilerime özene bezene hazırladığım dinleme etkinliğini yapacağım,kimse beni tutamaz! Yine de son bir umut göğe baktım uçan kaçan bir kahraman gelir mi acaba diye...Sanırım akbil alamadığım gibi kapsama alanının da dışındayım kırmızılı ve beyhude kaslı amcanın!
     Eski usullerle bilet almak suretiyle geçebildim karşıya. Geçtim de otobüse nasıl bineceğim? 38E'nin merdivenlerinde akbil araştırmasına giriştim elim mahkum, anlaşılan o ki tek mağdur ben değilmişim..O anda O taksiciyle gözgöze geldim! Attım kendimi arka koltuğa: "Fatih İtfaiye,lütfen", "Ne?", "İtfaiye var ya hani surları geçince", "Fatih itfaiye desene bacım,ne uzatıyon"..Hobaaaa!!!! Allah'ım kabus bir Dejavunun içindeyim!Anlaşılan sürücü güncellenememiş,hata veriyor yine!Neyse sağ salim vardım okula, hızlıca öğretmenler odasına fırladım, çıktı alınacak, fotokopi çekilecek,on numara etkinlik yapılacak! Sen öyle san,safım benim! Teknolojiyle sınavını geçtin mi sen bakayım? Yazıcı bozuk,fotokopi makinasında kartuş yok! Beynimin arama motoruna yazdığım tuhaf cümleler sonunda çıkan arama sonucundan kendimi şanslı hissediyorum:Projeksiyonla kurtarırım ben bu işi!Tabii projeksiyon bilgisayarı tanırsa,tanısa bile videoyu oynatmak için codec bulunursa,codec bulmak için internet bağlantısı sağlanabilirse!!!!Bu durumun kahramanı ben olduğuma göre cevap çok basit:Aç kapa,aç kapa, artema!
    Akşam üstü daha da can sıkıcı bir durumla karşı karşıyayım, sabah güler yüzle hayal ettiğim bankalardan bir tanesi, bir ay sonraki ödemem için şimdiden paramı bloke etmiş!Zorunda mıyım,arkadaşım! Koştura koştura bankaya yetişip durumu düzeltmek istiyorum,güleryüzlü bir müşteri temsilcisinin yardımıyla...Yanımda dünya tatlısı bir çocuk hayatın tadını almak için kutusundaki gazozunu çalkalaya çalkalaya açmaya çalışıyor. Tam dur diyeceğim sırada içecek fışkırarak üstüme başıma boca oldu. Hani kirlenmek güzeldi!
     Eve gelip kapımı sıkı sıkı kilitledim..Tek istediğim huzur içinde eski usul bir akşam geçirmek...Biraz kitap, cezvede pişmiş kahve..Olsa sigarayı bile sararak içmek arzusundayım! Ama olan biteni yazmak ihtiyacım ağır geliyor,illa dürtüyor beni. Bilgisayarın başına geçiyorum, 3 kere yeniden başlatıyor, 5 kere bağlantı kesiliyor..Bu satırları yazmak tam 1 saatimi alıyor....
    Eskileri düşünüyorum,bu bahtsızlığımın kökenlerini merak ediyorum aynı anda...Herşeye rağman zevk alabiliyorum günümden, kontrollü güce sahibim biliyorum zaman zaman sahip çıkamasam da bilinç akışıma...4 çeker bağlanıyorum hayata, bunun nereden geldiğini biliyorum ama! Çünkü benim babam Toyota gibi adam...=))
 
   



2 yorum:

  1. Yazı tipi gözü yoruyor. Okuma isteğini azaltıyor.

    YanıtlaSil
  2. Kelimelerle dans edişini seviyorum...

    YanıtlaSil